Prof.Dr. Özlü: "Verem en çok öldüren hastalıklar arasındaki yerini sürdürüyor"
'1-7 Ocak Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası' nedeniyle değerlendirmede bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü,Türkiye’de son 20-25 yıl içerisinde veremin oldukça azaldığını söyledi. Özlü “Türkiye artık veremin az görüldüğü ülkeler arasında yer alıyor. Bizim verem sayımız Avrupa’nın ortalamasından bile düşük” dedi.
Veremin küresel olarak en çok öldüren hastalıklar arasındaki yerini hala sürdürdüğünü belirten Özlü, “Verem küresel olarak en çok öldüren hastalıklar arasında hala yer almaya devam ediyor. Yaklaşık her yıl 1 buçuk milyona yakın insan veremden dolayı ölüyor ama Türkiye’de son 20-25 yıl içerisinde verem oldukça azaldı. Türkiye’de İyi bir verem kontrolü var, başarı sağlandı, iyi bir takip ve tedavi sistemi var. Verem savaş dispanserlerimiz ve Sağlık Bakanlığı’mız bu konuda çok iyi bir teşkilatlanma ve başarı gösterdi. Türkiye artık veremin az görüldüğü ülkeler arasında yer alıyor. Bizim verem sayımız Avrupa’nın ortalamasından bile düşük. Tabi hala bizde verem hastası var, bulaşma riski var” dedi.
“Savaşlar, göçler ve kötü barınma şartları veremi besliyor”
Savaşlar, göçler ve kötü barınma şartlarının veremi beslediğine dikkat çeken Özlü,
“Özellikle şu anda veremin çok görüldüğü ülkeler bize de komşu Gürcistan gibi, Doğu Avrupa’daki ülkelerde çok fazla. Dolayısıyla oralardan Türkiye’ye giriş çıkışlar oldukça verem hastaları da geliyor oradan da bulaş olabiliyor. Savaşlar, göçler ve kötü barınma şartları veremi besleyen şeyler. Dolayısıyla dünyada da bu tür sorunlar var. Türkiye de bu tür sorunların yaşandığı insanların geldiği bir ülke. O açıdan da dikkatli olmakta fayda var. Verem insandan insana bulaşan bir hastalık. Öksürmeyle, hapşırmayla, nefes alıp verme ile etrafa saçılan basillerin solunmasıyla bulaşıyor. Onun için hasta olan kişi ile kapalı bir ortamda uzun süreli bir yakın temas bulaşmanın en önemli faktörü.
Açık alanda genelde bulaşma çok olmaz. Özellikle hasta ile aynı evde yaşayan, aynı ofiste beraber bulunan, aynı sınıfta bulunan kişilerin birbirine bulaşma riski yüksek. Gizli verem diye bir tabir kullanıyoruz Latent Tüberküloz tıbbi karşılığı. Bu son zamanlarda Türkiye’de Latent Tüberküloz ile ilgili tedavi gerektiren hasta sayısında bir artış var.
Türkiye’de özellikle son 20-25 yıldır verem azaldı ama daha önceki yıllara gittiğimizde toplumda yaşayan 30-40 yaşın üzerindeki popülasyonda verem mikrobuyla karşılaşan ve mikrobu almış ve onu yenmiş kişiler var. Verem hastası değil bu kişiler, bulaştırıcı da değil, tedavi de gerekmiyor aslında bunlara. Ama verem mikrobunu taşıyorlar. Almışlar ancak bağışıklık sistemi onu yenmiş, baskılamış, durdurmuş.
Bu kişiler günümüzde bir rahatsızlığa yakalandığında bunlarda bağışıklığı baskılayan tedaviler kullanılıyor. Kortizon da bunlardan bir tanesi, TRF ilaçlar var, kemoterapi ilaçları var. Bunlar bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar olduğu için kişinin bağışıklık sistemi zayıflıyor. Zayıflayınca da daha önce vücuda giren verem mikrobu tekrar bağışıklık sisteminin baskısından kurtulduğu için üremeye, çoğalmaya başlıyor ve verem hastalığına yol açıyor.
Normalde bu gizli verem vakalarını biz tedavi etmiyoruz ama bu tür bağışıklığı baskılayan tedavi alması gerekiyorsa o zaman bunun tedavisi gerekiyor. Tedavi etmezseniz bağışıklığı baskılayan ilaçları kullandıktan sonra tekrar verem oluyor. Onlara biz koruyucu tedavi uyguluyoruz. Hem hastayı koruyoruz hem de hastalığı bulaştırabilecek kişileri korumuş oluyoruz. Son yıllarda bu bağışıklığı baskılayan tedaviler çok arttığı için verem hastalarında da bir artış söz konusu olabilir. Onun için bu koruyucu tedavi çok önemli” diye konuştu.