Her yönüyle sıra dışı bir ürün olan ve “Yalancı tahıl” olarak tanımlanan Karabuğday; Gümüşhane’nin Köse, Kelkit ve Şiran ilçelerinde yaygın olarak yetiştirilmeye başlandı. 

Kelkit’in yanı sıra Köse ve Şiran İlçelerinde de yetiştirilen ve “Glutensiz Yaşam İçin Karabuğday Projesi` kapsamında desteklenen ürün çölyak hastaları için çok önemli bir besin kaynağı olarak dikkat çekiyor. Kelkit ilçesi Sadak Köyü kırsalında fotoğraflanan tarlaların görüntüsü güzelliği ile vatandaşların ilgisini çekerken, Kara ve Buğday kelimelerinden oluşan adına rağmen ne buğday ne de kara olması karabuğdayı daha ilgi çekici kılıyor.

Kuzukulağıgiller familyasına ait olan tek yıllık bir bitki çeşidini oluşturuyor. İsminde “buğday” olmasına karşılık buğdaygiller familyasından olmayan bu bitki, kinoa ve amarant gibi besinlerle birlikte “pseudocereal” (sözde tahıllar) grubuna giriyor.

En çok Ukrayna, Polonya ve Rusya’da yetişen karabuğday, diğer adı olan “Greçka” adını da bu coğrafyadan alıyor. Tarihçilerin görüşlerine göre, bitkinin bu adı almasında 7’nci yüzyılda ekim alanlarının Yunan keşişlerin işgalinde olmasının payı bulunuyor.

Karabuğday tüketim şekilleri genel olarak; haşlayarak çorba, yahni, bulgur ve pilav gibi yemeklere ilave edebilir. Pirinç pilavının içine eklenebileceği gibi tek başına karabuğday pilavı da yapılabilir. Yine, dolma ve sarma çeşitleri için iç harç yapımında kullanabilir. Marul, soğan ve dereotu gibi malzemelerle birlikte karabuğday salatası yapılabiliyor. Yoğurdun içine eklenerek besleyici ara öğün tarifleri gerçekleştirilebildiği gibi sebze ve et yemeklerine taneleriyle veya blenderden geçirilmiş haliyle eklenebiliyor. Su veya süt ile haşlayarak lapa şeklinde kahvaltılarda veya ara öğünlerde tüketebilecek karabuğdayın un haline getirilerek pek çok tatlı ve tuzlu hamur işi tarifi hazırlanabiliyor.  Aynı zamanda ekmek ve makarna yapımında ana veya yardımcı malzeme olarak da kullanılıyor.